Bir
akşam çok yakın aile dostlarımızla oturmuş çay, pasta takılırken karar verdik.
Haydi tatile çıkalım!
Sanki
hemen gidecekmişiz gibi bir anda kendimizi heyecana kaptırdık ve bütün gece bu
muhabbeti yaptık. “Nereye gidelim? Kaç gün kalalım? Turla mı gidelim?”...Tabi o
akşam bu soruların hepsine cevap vermemiz imkansızdı. Ama rotaya karar verdik.
Hollanda turu yapacaktık.
Daha
sonra birçok gece, gece yarılarına kadar bol kahkahalı sohbetlerle birlikte tüm
turumuzun planını en ince detayına kadar saat-saat çıkardık. Tatil bizim için
bu gecelerde çoktan başlamış gibiydi.
Tatile
Çıkmadan Önce Neler Yaptık?
Öncelikle
Hollanda haritasını karşımıza aldık. Nerelere gidilir, neyle gidilir bir güzel
araştırdık. Dördümüzünde zevklerini içerecek şekilde ziyaret planımızı
oluşturduk. Ancak tatilimizi biraz daha uzatıp hazır Shengen’de olacakken bir
ülke daha görelim dedik ve Hollanda’dan sonraki durağımızı: Belçika’yı seçtik. Belçika - Brugge, Gent güncemi ayrıca ekleyeceğim...
Hollanda’da
gezeceğimiz yerleri belirledikten sonra otel ve ulaşım yollarını araştırmaya
başladık. Uçak biletimiz Pegasus’un uç-uç günlerine denk getirdik ve oldukça
uyguna geldi diyebilirim.
Otel
için ise hummalı bir booking.com araştırması yaptık. Amsterdam’da Ibis otelleri
çok yaygın. Biz de tercihimizi bu yönde yaptık. Açıkçası otel konusunda hiç
pişman olmadık. Temiz bir otel, güler yüzlü personel, başarılı kahvaltı. Daha
ne isteyelim.
İlk
gün için seçtiğimiz otel Ibis Amsterdam Stopera: Merkeze 15-20 dk yürüyüş
mesafesinde , tramvaya 5 dk’lık uzaklıktaydı.
Son
akşam ise, uzaklık belki ertesi gün uçak telaşına neden olur, daha rahat
gezelim diye Ibis Amsterdam Centre’yi tercih ettik. Merkezinde olan
otel biraz daha pahalıydı ama kesinlikle verdiğiniz farka değecektir.
Hollanda’da
ulaşım oldukça rahat ve bol seçenekli ama biz rahatımıza düşkün insanlar;
gönlümüzce yollarda durup fotoğraf çekebilelim, istediğimiz yerde durup
kalkabilelim istedik ve araç kiralama şirketlerini de araştırdık. Gerçi
sonrasında bu işi Amsterdam’da hallettik.
Şiddetle
tavsiye ediyorum. Belçika’ya da kiraladığımız araçla gittik. Ford Focus Station
kiraladık. Araç çok bakımlı ve tertemizdi. Yollarda çok düzenliydi. Araç
kiralamak isterseniz merkezde tren istasyonun orda ya da hava alanında bir çok
kiralama şirketi bulabilirsiniz.
Uçak
tamam, otel tamam, vize işlemleri tamam. Artık yolculuğa hazırız.
İlk
Durak Amsterdam:
Sabahın
erken saatlerinde bindiğimiz uçak Schipol hava alanına inmeden önce, uçaktan
dışarı baktığınızda muhteşem bir manzara sizi bekliyor.
Aslında
hepsi insan eliyle açılmış muhteşem kanallar… Yeşilliklerin içinde minik minik
evler…
Bu
kanalların yapılma nedeni deniz suyunun şehrin içine dağıtılması ve bu şekilde
su basmasını önlemekmiş. Ama her yıl belli bir oranda aşağı doğru kayıyormuş
şehir.
Schipol:
hem hava alanı, hem tren istasyonu hem alış-veriş merkezi aslında. Schipol
hava alanında şehir merkezine trenle 15 dk’da ulaşabiliyorsunuz.
Merkeze
vardıktan sonra hemen tren istasyonun karşında şehir içi otobüs, tramvay ve
metroda kullanabileceğiniz bilet için GVB’nin satış noktasını görebilirsiniz.
Otele
yerleşme faslından sonra hemen merkeze dönüp kanal turuna katıldık.
Kanal
turunu ilk gün yapmanızı tavsiye ederim. Çünkü kanal turunda şehri kaba
hatlarıyla gezmiş ve görmüş oluyorsunuz.
Kanal
Turu içi tercihimiz ‘’Rederij Plas’’ şirketiydi. Biz memnun kaldık. Fiyat
- performans olarak en başarılısı oydu.
Kanal
üzerinde gezerken “Boat House” – Tekne evleri görüp özenmemek mümkün değil. Çok
şirinler.
![]() |
Bot Evler |
Birçok
genç tekne kiralayıp şaraplarını yudumlarken günün tadını çıkarıyordu. Hep
derim suyun olduğu yerde huzur var arkadaş.
Evlerin
hep yamuk yumuk olduğunu gördük. Bunun nedeni binaların eski yapı olmasından
dolayı içlerinde asansör bulunmayışı ve evlerin çatılarına yakın yerlerdeki
kancalarla eşya taşındığını öğrendik. Zamanla da evler yamulmuş gitmiş.
Bazı Kanallar Açılabiliyor |
7 Kanal İç İçe |
Kanal
turumuzdan sonra yürüyüşe başladık.
Amsterdam
o kadar küçük bir şehir ki, İstanbul’da 10 yıldır yaşıyorum hala bir çok yerini
bilmiyorum, ama Amsterdam’da 1 hafta kalın, her yeri avucunuzun içi gibi
bilirsiniz.
Amsterdam’da
Yapmadan Olmaz Dediklerim:
aMutlaka
Patates kızartmasını deneyin: Tavsiyem soğan ve özel köri
soslu patates kızartması. Biz en çok “Vlaamse Frites” markasını beğendik.
aVondelPark’ta
yürüyün: İsterseniz
bisikletle de gezebilirsiniz. Ama yürüyüp fotoğraf çektirmek ve çimlere
uzanmanın da tadı başka doğrusu. Burada muhteşem evler görebilirsiniz.
aDam
meydanında sıcak çikolata eşliğinde dolaşmaca:
Amsterdam meydanlar şehri ise burası da en kral meydan diyebiliriz. Burada
Amsterdam Kraliyet Sarayı(Koninklijk Paleis), bal mumu heykeller müzesi
Madam Tussaud , ve en büyük alışveriş merkezlerinden “DebijenKorf”
var. Bunların yanı sıra animatörleri de sık sık gösteri yaparken
görebilirsiniz bu meydanda. Sıcak çikolatacı da kraliyet sarayının hemen sağında
kalıyor :)
aÇiçek
Pazarından Sarı lale, al sende: Mazhar
Alanson buradan almış sevgilisine. Sen de al. Hatta acayip güzel magnetler var
burada. Onlardan da al. Ben tercihimi ahşap ev şeklinde olanlardan yaptım. Çok
da güzel oldu. Çiçek Pazarı Munt Plein yakınlarında.
Dam Meydanı |
Tahta Magnetler Şahane |
aRembrandtplein’de
bir drink al kendine: Burası
çok turistik ve genelde barların ve kafelerin olduğu bir cadde. Meydanda yer
alan heykellerle de samimi poz vermeden olmaz. Tüm japon turistlere siz de
katılın :)
aBegijnhof’da huzuru bul: Burası bir küçük bölge aslında. Şehrin içinde ama şehrin gürültüsünden uzak eskiden rahibelerin yaşadığı evlerin bulunduğu bir site de diyebiliriz. Artık rahibe pek kalmadığı için yalnız yaşayan kadınlar kalıyormuş genelde burada. Ayrıca 34. No'lu eve de dikkat. Amsterdam’ın en eski eviymiş burası.
aBegijnhof’da huzuru bul: Burası bir küçük bölge aslında. Şehrin içinde ama şehrin gürültüsünden uzak eskiden rahibelerin yaşadığı evlerin bulunduğu bir site de diyebiliriz. Artık rahibe pek kalmadığı için yalnız yaşayan kadınlar kalıyormuş genelde burada. Ayrıca 34. No'lu eve de dikkat. Amsterdam’ın en eski eviymiş burası.
![]() |
34 No'lu Ev |
aRed
Light District görülmeden dönülmez: Dünyanın çivisi çıkmışsa, buradan çıkmıştır.
Mekan nehir kıyısında kırmızı ışıkların altındaki vitrinlerde dans eden hayat kadınlarıyla dolu. Bölge tamamen polis
koruması altında ve 24 saat kameralarla izlenmekte Fotoğraf çekmek de
kesinlikle yasak. Ve en ilginç yanı sadece dünyada tek olması değil, 7 den 70’e
bir çok insan bölgeyi Pazar yeri gibi gezmektedir. Yalnız tavsiyem çok geç
saatlerde gitmeyin. Ortam biraz tenhalaşıyor ve turistik olmaktan çıkıyor.
Red Lights District'te Şehrin En Dar Sokağı |
aI
amsterdam yazısıyla bir fotoğrafın olsun: Yazı iki yerde var. İlki Waterloo Plein civarında. Metroya çok yakın. Ama
asıl turistik olan Rijksmuseum’un karşısında olan I amsterdam yazısı. Bir harf
içine gireyim de fotoğrafım olsun diyorsan kalabalıktan sıyrılman gerek.
a Müze
merakın varsa, 1 gününü müzeye ayır: Rijksmuseum,
Van Gogh, Heineken, Anna Frank House, Madam Tussauds…Özellikle Museum Plein’de
1 gün çok rahat geçer. Biz tercihimizi müzesiz bir gezi olarak yaptık. Bu
nedenle merakı olanlara tavsiye edebilirim sadece. Merakınız yoksa, boş verin şehri gezin:)
aLeidseplein de bir yemek molası ver: Kaliteli restoran ve alışveriş merkezlerinin olduğu meydan burası. Hediyelik eşya alışverişinizi buradan yapabilirsiniz. Ama biraz pahalı kaçabilir.
Rijksmuseum |
WaterlooPlein |
aLeidseplein de bir yemek molası ver: Kaliteli restoran ve alışveriş merkezlerinin olduğu meydan burası. Hediyelik eşya alışverişinizi buradan yapabilirsiniz. Ama biraz pahalı kaçabilir.
Adını Hatırlamadığım Restorandan Bir Kare |
aDutch Dondurmasına doyama: Çiçek Pazarına çok yakın bir yerde ana cadde üzerinde keşfettiğimiz butik Dutch dondurmacısı. Seni unutmayacağız:)
aCoffee Shoplarda seçici ol: Amsterdam’da özellikle nehir tarafında bir çok coffee shop göreceksiniz. Bunlardan en ünlüsü ve bir çok şubesi olan ise “Bulldog”. Bu coffee shoplarda esrar ve esrarlı yiyecekler bulabiliyorsunuz. Ve tamamen legal. Ve kafeye giriş yapabilmeniz için 18 yaşından büyük olmanız yeterli.
aAmstel nehrine karşı oturup gelen geçeni izle: Malum genç değiliz hiç birimiz. Bol bol nehir kenarlarındaki banklarda oturup atıştırdık.Hatta Türk usulü çekirdek bile çitlettik :) Ama bunun da ayrı bir keyfi var kesinlikle. Tekneyle geçen gençler, köprülerin ve evlerin nehre yansıyan muhteşem görüntüsü… Bırakın zaman aksın...
Bizim Amsterdam duraklarımız böyleydi. Ve gerçekten
çok eğlendik. En önemli tavsiyem mutlaka bir arkadaş grubuyla gitmeniz
Amsterdam’a. O kadar dolu dolu ve eğlenceli geçti ki… Üstelik zevklerimize göre
yaptığımız programımız da bizi hiç yormadı ve şehirden çok keyif almamızı
sağladı…
Amsterdam’dan sonraki Hollanda duraklarımız:
Marken-Volendam, Zaanse Schans ve Keukenhof yazım da yakında yayında…
Çok iyi,kısa ve bilgilendirici bir yazı olmuş Deniz Hanım.
YanıtlaSilBeğendiğinize çok sevindim, teşekkür ederim.
Sil