Ads 468x60px

29 Eylül 2014 Pazartesi

Amsterdam'ı Yaşa

Bir akşam çok yakın aile dostlarımızla oturmuş çay, pasta takılırken karar verdik. Haydi tatile çıkalım!
Sanki hemen gidecekmişiz gibi bir anda kendimizi heyecana kaptırdık ve bütün gece bu muhabbeti yaptık. “Nereye gidelim? Kaç gün kalalım? Turla mı gidelim?”...Tabi o akşam bu soruların hepsine cevap vermemiz imkansızdı. Ama rotaya karar verdik. Hollanda turu yapacaktık.
Daha sonra birçok gece, gece yarılarına kadar bol kahkahalı sohbetlerle birlikte tüm turumuzun planını en ince detayına kadar saat-saat çıkardık. Tatil bizim için bu gecelerde çoktan başlamış gibiydi.
Tatile Çıkmadan Önce Neler Yaptık?
Öncelikle Hollanda haritasını karşımıza aldık. Nerelere gidilir, neyle gidilir bir güzel araştırdık. Dördümüzünde zevklerini içerecek şekilde ziyaret planımızı oluşturduk. Ancak tatilimizi biraz daha uzatıp hazır Shengen’de olacakken bir ülke daha görelim dedik ve Hollanda’dan sonraki durağımızı: Belçika’yı seçtik. Belçika - Brugge, Gent güncemi ayrıca ekleyeceğim...
Hollanda’da gezeceğimiz yerleri belirledikten sonra otel ve ulaşım yollarını araştırmaya başladık. Uçak biletimiz Pegasus’un uç-uç günlerine denk getirdik ve oldukça uyguna geldi diyebilirim.
Otel için ise hummalı bir booking.com araştırması yaptık. Amsterdam’da Ibis otelleri çok yaygın. Biz de tercihimizi bu yönde yaptık. Açıkçası otel konusunda hiç pişman olmadık. Temiz bir otel, güler yüzlü personel, başarılı kahvaltı. Daha ne isteyelim.
İlk gün için seçtiğimiz otel Ibis Amsterdam Stopera: Merkeze  15-20 dk yürüyüş mesafesinde , tramvaya 5 dk’lık uzaklıktaydı.
Son akşam ise, uzaklık belki ertesi gün uçak telaşına neden olur, daha rahat gezelim diye Ibis Amsterdam Centre’yi tercih ettik. Merkezinde olan otel biraz daha pahalıydı ama kesinlikle verdiğiniz farka değecektir.
Hollanda’da ulaşım oldukça rahat ve bol seçenekli ama biz rahatımıza düşkün insanlar; gönlümüzce yollarda durup fotoğraf çekebilelim, istediğimiz yerde durup kalkabilelim istedik ve araç kiralama şirketlerini de araştırdık. Gerçi sonrasında bu işi Amsterdam’da hallettik.
Şiddetle tavsiye ediyorum. Belçika’ya da kiraladığımız araçla gittik. Ford Focus Station kiraladık. Araç çok bakımlı ve tertemizdi. Yollarda çok düzenliydi.  Araç kiralamak isterseniz merkezde tren istasyonun orda ya da hava alanında bir çok kiralama şirketi bulabilirsiniz.
Uçak tamam,  otel tamam,  vize işlemleri tamam. Artık yolculuğa hazırız.
İlk Durak Amsterdam:
Sabahın erken saatlerinde bindiğimiz uçak Schipol hava alanına inmeden önce, uçaktan dışarı baktığınızda muhteşem bir manzara sizi bekliyor.
Aslında hepsi insan eliyle açılmış muhteşem kanallar… Yeşilliklerin içinde minik minik evler…
Bu kanalların yapılma nedeni deniz suyunun şehrin içine dağıtılması ve bu şekilde su basmasını önlemekmiş. Ama her yıl belli bir oranda aşağı doğru kayıyormuş şehir.
Schipol: hem hava alanı, hem tren istasyonu hem alış-veriş merkezi aslında. Schipol hava alanında şehir merkezine trenle 15 dk’da ulaşabiliyorsunuz.
Merkeze vardıktan sonra hemen tren istasyonun karşında şehir içi otobüs, tramvay ve metroda kullanabileceğiniz bilet için GVB’nin satış noktasını görebilirsiniz.
Otele yerleşme faslından sonra hemen merkeze dönüp kanal turuna katıldık.
Kanal turunu ilk gün yapmanızı tavsiye ederim. Çünkü kanal turunda şehri kaba hatlarıyla gezmiş ve görmüş oluyorsunuz.
Kanal Turu içi tercihimiz ‘’Rederij Plas’’  şirketiydi. Biz memnun kaldık. Fiyat - performans olarak en başarılısı oydu.

Kanal üzerinde gezerken “Boat House” – Tekne evleri görüp özenmemek mümkün değil. Çok şirinler.
Bot Evler
Birçok genç tekne kiralayıp şaraplarını yudumlarken günün tadını çıkarıyordu. Hep derim suyun olduğu yerde huzur var arkadaş.


Bazı Kanallar Açılabiliyor
7 Kanal İç İçe
Evlerin hep yamuk yumuk olduğunu gördük. Bunun nedeni binaların eski yapı olmasından dolayı içlerinde asansör bulunmayışı ve evlerin çatılarına yakın yerlerdeki kancalarla eşya taşındığını öğrendik. Zamanla da evler yamulmuş gitmiş.
Kanal turumuzdan sonra yürüyüşe başladık.
Amsterdam o kadar küçük bir şehir ki, İstanbul’da 10 yıldır yaşıyorum hala bir çok yerini bilmiyorum, ama Amsterdam’da 1 hafta kalın, her yeri avucunuzun içi gibi bilirsiniz.
Amsterdam’da Yapmadan Olmaz Dediklerim:
aMutlaka Patates kızartmasını deneyin: Tavsiyem soğan ve özel köri soslu patates kızartması. Biz en çok “Vlaamse Frites” markasını beğendik.

aVondelPark’ta yürüyün: İsterseniz bisikletle de gezebilirsiniz. Ama yürüyüp fotoğraf çektirmek ve çimlere uzanmanın da tadı başka doğrusu. Burada muhteşem evler görebilirsiniz.


aDam meydanında sıcak çikolata eşliğinde dolaşmaca:  Amsterdam meydanlar şehri ise burası da en kral meydan diyebiliriz. Burada  Amsterdam Kraliyet Sarayı(Koninklijk Paleis), bal mumu heykeller müzesi Madam Tussaud , ve en büyük alışveriş merkezlerinden “DebijenKorf”  var. Bunların yanı sıra  animatörleri de sık sık gösteri yaparken görebilirsiniz bu meydanda. Sıcak çikolatacı da kraliyet sarayının hemen sağında kalıyor :)


Dam Meydanı
aÇiçek Pazarından Sarı lale, al sende: Mazhar Alanson buradan almış sevgilisine. Sen de al. Hatta acayip güzel magnetler var burada. Onlardan da al. Ben tercihimi ahşap ev şeklinde olanlardan yaptım. Çok da güzel oldu. Çiçek Pazarı Munt Plein yakınlarında.


Tahta Magnetler Şahane
aRembrandtplein’de bir drink al kendine: Burası çok turistik ve genelde barların ve kafelerin olduğu bir cadde. Meydanda yer alan heykellerle de samimi poz vermeden olmaz. Tüm japon turistlere siz de katılın :)



aBegijnhof’da huzuru bul: Burası bir küçük bölge aslında. Şehrin içinde ama şehrin gürültüsünden uzak eskiden rahibelerin yaşadığı evlerin bulunduğu bir site de diyebiliriz. Artık rahibe pek kalmadığı için yalnız yaşayan kadınlar kalıyormuş genelde burada. Ayrıca 34. No'lu eve de dikkat. Amsterdam’ın en eski eviymiş burası.

34 No'lu Ev
aRed Light District görülmeden dönülmez:  Dünyanın çivisi çıkmışsa, buradan çıkmıştır. Mekan nehir kıyısında kırmızı ışıkların altındaki vitrinlerde dans eden  hayat kadınlarıyla dolu. Bölge tamamen polis koruması altında ve 24 saat kameralarla izlenmekte Fotoğraf çekmek de kesinlikle yasak. Ve en ilginç yanı sadece dünyada tek olması değil, 7 den 70’e bir çok insan bölgeyi Pazar yeri gibi gezmektedir. Yalnız tavsiyem çok geç saatlerde gitmeyin. Ortam biraz tenhalaşıyor ve turistik olmaktan çıkıyor.
Red Lights District'te Şehrin En Dar Sokağı
aI amsterdam yazısıyla bir fotoğrafın olsun: Yazı iki yerde var. İlki Waterloo Plein civarında. Metroya çok yakın. Ama asıl turistik olan Rijksmuseum’un karşısında olan I amsterdam yazısı. Bir harf içine gireyim de fotoğrafım olsun diyorsan kalabalıktan sıyrılman gerek.


Rijksmuseum
WaterlooPlein
a Müze merakın varsa, 1 gününü müzeye ayır: Rijksmuseum, Van Gogh, Heineken, Anna Frank House, Madam Tussauds…Özellikle Museum Plein’de 1 gün çok rahat geçer. Biz tercihimizi müzesiz bir gezi olarak yaptık. Bu nedenle merakı olanlara tavsiye edebilirim sadece. Merakınız yoksa, boş verin şehri gezin:)

aLeidseplein  de bir yemek molası ver: Kaliteli restoran ve alışveriş merkezlerinin olduğu meydan burası. Hediyelik eşya alışverişinizi buradan yapabilirsiniz. Ama biraz pahalı kaçabilir.
 Adını Hatırlamadığım Restorandan Bir Kare

aDutch Dondurmasına doyama: Çiçek Pazarına çok yakın bir yerde ana cadde üzerinde keşfettiğimiz butik Dutch dondurmacısı. Seni unutmayacağız:)

aCoffee Shoplarda seçici ol: Amsterdam’da özellikle nehir tarafında bir çok coffee shop göreceksiniz. Bunlardan en ünlüsü ve bir çok şubesi olan ise “Bulldog”. Bu coffee shoplarda esrar ve esrarlı yiyecekler bulabiliyorsunuz. Ve tamamen legal. Ve  kafeye giriş yapabilmeniz için 18 yaşından büyük olmanız yeterli.

aAmstel nehrine karşı oturup gelen geçeni izle: Malum genç değiliz hiç birimiz. Bol bol nehir kenarlarındaki banklarda oturup atıştırdık.Hatta Türk usulü çekirdek bile çitlettik :) Ama bunun da ayrı bir keyfi var kesinlikle. Tekneyle geçen gençler, köprülerin ve evlerin nehre yansıyan muhteşem görüntüsü… Bırakın zaman aksın...



Bizim Amsterdam duraklarımız böyleydi. Ve gerçekten çok eğlendik. En önemli tavsiyem mutlaka bir arkadaş grubuyla gitmeniz Amsterdam’a. O kadar dolu dolu ve eğlenceli geçti ki… Üstelik zevklerimize göre yaptığımız programımız da bizi hiç yormadı ve şehirden çok keyif almamızı sağladı…
Amsterdam’dan sonraki Hollanda duraklarımız: Marken-Volendam, Zaanse Schans ve Keukenhof yazım da yakında yayında…






2 yorum:

  1. Çok iyi,kısa ve bilgilendirici bir yazı olmuş Deniz Hanım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğendiğinize çok sevindim, teşekkür ederim.

      Sil

 

Bumerang

Bumerang - Yazarkafe