Ads 468x60px

28 Kasım 2013 Perşembe

Kelimelerin Dili


İlkokul yıllarında Türkçe kitaplarımızda her hikâyeden sonra Okuduğumuzu Anladık Mı? Kelimelerin Dili gibi başlıkların altında cevap vermemiz gereken sorular olurdu.

Yeni kelimeler öğrenirdik ve onları cümle içinde kullanırdık. Çok büyük işkenceydi ve genelde 3 kelimelik akla zarar  cümlelerle sonuçlanırdı. Ben televizyon gördüm :)

Tabi kelime öğrenmenin yaşı yok. Hala birçok yeni kelime öğreniyoruz gündelik hayatlarımızda…

Şimdi minik oğlum Burak’ta her gün yeni bir kelimeyle bizleri şaşırtmaya devam ediyor.


Burak şu an 14,5 aylıksın. Ve bizlere daha bu küçücük yaşında, küçücük boyunla neler neler anlatıyorsun? :

1. Dede - Dedem: İlk kelimen. Tam 7 aylık olduğun gün söylemiştin. Tabi bu işe en çok sevinen deden oldu:)

2. Baba - Anne, Babam- Annem: Bizi tanıyorsun. Odadan çıkınca Annem diye peşimden gelmen, babam diye koşturman ve sızlanman bizi çok güldürüyor. Baba kelimesini daha çabuk öğrenip, daha sık kullanman azcık kıskanmama sebep olsa da annem dediğinde tüm dünya benim oluyor.

3.  Karga: Sokakta kargaları görüp karga diye peşinden koşuyorsun.

4. Mandalina: Nam-ı değer Mann. Henüz tam mandalina diyemiyorsun ama çöpte mandalina kabuğu görsen bile Mann, Mann diye tutturmaya başlıyorsun Meyveyi çok seviyorsun.

5. Mama: Bazen acıktığını belli etmek için biberonu eline alıp eteğimi çekiştirmeye başlıyorsun. Mama, mama deyip ben mamanı hazırlayana kadar yanımdan ayrılmıyorsun. Sonra biberonu kapıp oyununa geri dönüyorsun.

6. Su: Genelde brrnn diye sesleniyorsun. Su istediğini çok kolay anlıyoruz. Bu  sefer su  biberonunu alıp brnn diye sesleniyorsun.  

7. Aslan Ne Yapar: Roaaarr.. Bir kelime değil ama aslan taklidinden de bahsetmeden olmazdı.

8. Kedi Ne Yapar: Miyavv.. Sokakta her gördüğün kedi-köpeğin arkasından miyav diye koşturuyorsun. İlk kediyle babaannenin evinde tanıştın. Halanın kedisini çok sevdin.

9. Attım: Eline aldığın her topu attım demeden atmıyorsun. Sonra peşinden koşup tekrar atıyorsun. Attım da ilk kelimelerinden biriydi. Şimdi dışarda top oynayan birilerini görünce hemen attım’ı yapıştırıyosun :)

10. Açtım: Bu açmak olayı az biraz başa bela. Lambaları açıp kapatıyorsun. Gece sık sık karanlıkta oturmak zorunda kalıyoruz. Çünkü açtığım lambayı hemen kapatıyorsun ve açtım diyorsun:) Yine dolap kapaklarını aç aç diyerek açıyorsun ve içinde ne varsa çıkarıp yere atmayı çok seviyorsun.

11. Vermem: Bak bu çok olumsuz bir tutum:) Bunu bırakman gerek. Eline yasak ne geçerse vermem diye koşarak uzaklaşıyorsun. Yapma bunu:)

12. Ver: Vermem diyerek kaptığın zararlı şeyleri elinden aldığımızda genel tutumun sızlanarak ver demek :)

13. Alo: Herkes evde mutlaka bir telefonla konuşuyor. Biz de sana bir telefon aldık. Uzun uzun konuşuyorsun telefonda… Alo demeyi ihmal etmeden.

14. Anneanne - Babaanne: Bu kelimelerin sahiplerini çok iyi tanıyorsun. Çok kullanmasan da bu kelimeleri bildiğini biliyoruz:)

15. Gangham: Sana yemek yedirmeye çalıştığımız o zorlayıcı saatlerde oyalamak için seni, gangham style şarkısını açıyoruz. Burdan duya duya öğrendin bu kelimeyi…

16. Upsy Daisy: Yine sana yemek yedirmeye çalışırken açtığımız çocuk programından öğrendiğin bir kelime. Daha bu hafta söylemeye başladın. Türkçe bitti İngilizceye başladın demek:)

17. Gargamel: Bu sefer anneannen sana yemek yedirmeye çalışırken seni oyalamak için Gargamel maketini sana verip seslendirdiğinde öğrendin bu kelimeyi. Bu da yeni bir kelime. Çok komik söylüyorsun bu arada. Gargemiiilll…



Zaman geçtikçe kim bilir daha neler neler anlatacaksın...Şimdiden her kelimen bir neşe kaynağı bize.

Seni çok seviyoruz Burko! 


4 Kasım 2013 Pazartesi

Şifalı Sularda Şifayı Kaptım

29 Ekim tatili 4 gün olunca haydi bir yerlere gidelim dedik. Gitmeden 1 ay önce araştırmalara başladık. Bu seferki tatilde Burak da bizle geleceği için seçim konusunda çok zorlandık. Uzak olmasın, kaldığımız yer rahat olsun, sıcak olsun gibi birçok kriterimiz vardı. Ve sonunda arkadaşım Emre'nin de tavsiyeleri üzerine Sarot Termal Devre mülkleri’ne gitmeye karar verdik. 2 aile gittik. Emre, eşi, kızı, minik oğlu ve biz :) 

Sarot İstanbul'a yaklaşık 280 km. Sabah erkenden yola çıktık. İlk durağımız kahvaltı için Maşukiye oldu. Maşukiye’nin en iyi köy kahvaltıcılarından biri olan Yazıcı Köy Evin’de krallara layik bir kahvaltı yaptık. Şansımıza da hava çok güzel olduğu için mekandaki şelale ve oyun parkının da tadını çıkarabildik. Otantik bir havası var buranın. Suyu testiden içiyorsunuz. Bir yanınızda şelale çağlarken öteki yanınızda semaverde çay demleniyor. Sadece kahvaltı değil geç saatte gittiyseniz alabalıkta yiyebiliyorsunuz. Kahvaltıdan sonra çocuklarla oyun parkında biraz eğlendikten sonra yolumuza devam ettik.







Sarot’a geldiğimizde tamam dedim. İstediğim tatil işte budur. Kaldığımız devre mülk kocaman ve tertemizdi. İçerisi o kadar sıcaktı ki, soğuk olur diye yanımıza aldığımız kışlıkları boşuna taşımışız dedim. Devre mülkte kalanlar otel kısmından faydalanabiliyor. Ayrıca içeride alışveriş merkezi olduğu için ihtiyacınız olan her şeyi oradan da karşılayabiliyorsunuz. Evin içinde tüm mutfak malzemeleri var. 





Dilerseniz otel de yemek yiyebilir dilerseniz kendiniz evde de yapabilirsiniz. Madem 4 günlüğüne geldik yemekle falan uğraşmayalım otelde yiyelim dedik biz. Sabah+akşam yemeği açık büfe  kişi başı 22 TL gibi çok uygun bir fiyat. Ayrıca her şey çok lezzetliydi. Bir gün de otele 3 km uzaklıkta ormanın içinde alabalık çiftliğine gittik. Çocukları balıklarla tanıştırdık :)




Otelin içindeki termal havuz, sauna, buhar banyo, hamam gibi aktiviteler de ücretsiz.

Termal havuz tam bana göreydi… Havuz ilk önce kapalı havuz gibi görünse de yüzerek dışarıya çıkabiliyorsunuz. Buz gibi havada sıcak su keyfi ayrı güzelmiş.

Bu arada gideceklere uyarı: bayan – erkek havuzları ayrı. Ama aile havuzu olarak adlandırılan odalar da mevcut.  Dilerseniz bunlardan kiralayıp ailece de termal keyfini yaşayabiliyorsunuz.

Masaj, kese-köpük gibi bakımlar ücretli ama fiyatları İstanbul’a göre kıyaslayınca çok komik kalıyor. Tabi ki bunları da atlamadım gitmişken.

Tesisin içinde bankamatik, kafeterya, sinema, alışveriş merkezi, doktor mevcut. Yani giderken yanınıza almanız gereken pek bir şey yok.

Akşamları da çocuklar uyuduktan sonra Batak çevirdik :) Bazı arkadaşlar üzgün ayrıldı oyundan. Buradan sesleniyorum üzülmeyin siz de gönüllerin şampiyonusunuz :)

Çocukla gitmek için ideal bir yer gerçekten. Hem de şifalı :) Ben de şifayı kaptım geldim. Soğuktu sıcaktı derken laranjit oldum ve 2 gün rapor almak zorunda kaldım.

1 hafta geçti anca toparlıyorum… Bir tatili de böyle  tükettik… Dinlenelim dedik, hasta olduk geldik. Ama olsun tatile değer her şey…

Tatil seçimi için teşekkürler Emre :)
Şimdi nereye?

 

Bumerang

Bumerang - Yazarkafe